SEVGİYE BAHANE!

SEVGİYE BAHANE!

Değerli Dostlar; günlük hayatımızda çok karşımıza çıkan bir konuyu paylaşmak istiyorum sizlerle; “birbirimize kızmak için bahane bulacağımıza, birbirimizi sevmeye bahane bulalım.”

Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın. (Hz. Mevlâna)

Bu hususu bir hayat tarzı haline getirirsek öncelikle kendimiz olmak üzere çevremiz ve toplum çok mutlu olacaktır. Yaşadığımız ortamda sevgi çiçekleri açacaktır.

“Nefreti yaymak kolaydır,

Ama sevgiyi yaymak zordur

Vicdansız olmak anlıktır,

Ama yürekli olmak sonsuzdur.”  

                                   (Gandhi)

“Her şeyin temeli sevgi ve saygıdır !.. Her şey çok sadedir aslında; onları biz karmakarışık hale getirip zorlaştırdık… Bu yüzden de sonunda kafamız karıştı. Yapmamız gereken, her şeyi eski sadeliğine döndürmektir. Böylece bozulan düzenimiz yeniden kurulacaktır…’‘ 
 (Ojibway Kabilesi)

 

Evet korku var,

Fakat nefret olmak zorunda değil.

Evet tecrit var,

Fakat yalnızlık olmak zorunda değil.

Evet telaşla satın alma var,

Ama cimrilik olmak zorunda değil.

Evet hastalık var,

Ama ruhsal hastalık olmak zorunda değil.

 

Evet ölüm bile var,

Ama her zaman sevginin yeniden doğumu olabilir.

 

Şimdi nasıl yaşayacağına dair seçimlerini uyandır.

Bugün nefes al.

Dinle, telaşenin arkasındaki fabrika seslerini.

Kuşlar tekrar şarkı söylüyor,

Gökyüzü temizleniyor,

Bahar geliyor,

 

Ve biz her zaman sevgi ile çevriliyiz.

Ruhunun perdelerini aç,

Dokunamasan da,

Boş meydana karşı şarkılar söyle…

İrlandalı bir rahip olan Richard Hendrick bu şiiri (İnziva) yazarken hayatın, imkansızlığın, zorluğun, engellenmenin, ulaşamama ve ulaşılamamanın içinden geçen yanından ne kadar da şefkatle söz etmiş. Lanetler okuduğumuz, öfkemizi yönlendirecek kişi ya da şeyler aradığımız bu günlerde hayatın her şeyden üstün olduğuna, bunun çekip alarak, güç kullanarak, zorbalık ederek değil de ne derece naifçe, zaten öylelikle kendisini doğurup, besleyip büyüttüğüne değinmiş. Viktor Frankl’ ın da dediği gibi “insanın en güç anlarda dahi elinden gelen tek şey kendi tutumlarını belirleme özgürlüğüdür”. Hayatımız bazen sıkıntıya düşsekte; tutumlarımızı seçme özgürlüğümüz konusunda kendimizi en kapana kısılmış hissettiğimiz zamanlar gibi görünse de hala onlar bizim seçimlerimizde. Öfke yerine şefkati, nefret yerine sevgiyi, ben yerine bizi hala seçebiliriz. Hepimizin içinde bunun için sonsuz bir kaynak bulunuyor, bu sonsuz kaynağa bakmayı tercih etmekte bizim elimizde. Baktığınızda onu görmemek imkansız.

Bizler de nefret yerine sevgiyi, öfke yerine hoşgörüyü hayatımızın düsturu haline getirirsek şayet hem kendimiz hem de toplum huzur ve mutluluk içinde olur.