MHP Erdemli İlçe Başkanı Bekir ÖZSU'nun "3 Mayıs Milliyetçiler Günü" münasebetiyle yayımladıkları kutlama mesajı

MHP Erdemli İlçe Başkanı Bekir ÖZSU'nun
"3 Mayıs Milliyetçiler Günü" münasebetiyle yayımladıkları kutlama mesajı

 

MHP Erdemli İlçe Başkanı Bekir Özsu, "3 Mayıs Milliyetçiler Günü" münasebetiyle yayımladığı mesajda, bugün 3 Mayıs Milliyetçiler Günü'nün 73. seneyi devriyesidir.

3 Mayıs milliyetçiliğin duygu ve düşünce havzasından hareket ve eylem sahasına inmesinin eşiğidir.

3 Mayıs 1944'de milliyetçilik demokratik refleksini göstermiş, milliyetçi kahramanlar kötü gidişata itiraz etmiştir.

3 Mayıs 1944 Çarşamba günü, Ankara'da toplanan inanmış olan Türk gençliği milliyetçiliğin şerefli sayfasında saygın ve eşsiz bir konuma yükselmişlerdir.

O günlerde Türklük ve Türkçülük tıpkı bugünkü kötülenmiş ve karalanmıştır.

Mesela, Merhum Prof. Dr. Zeki Velidi Togan'ın evine baskınlar düzenlenmiş, Türk tarihi ve Türkçülükle ilgili eserler suç delili sayılmıştır.

Anlayacağınız Türklük o zamanda suçlanmış, o zamanda horlanmıştır.

3 Mayıs 1944 hadiselerine giden süreci öncelikle iyi bilmek, iyi yorumlamak yapacağımız değerlendirmeler açısından çok mühimdir.

Merhum Hüseyin Nihal Atsız'ın 20 Şubat 1944 tarihinden itibaren dönemin Başbakanı'na yazdığı açık mektupları 3 Mayıs'ın fitilini tutuşturmuş, bir bakıma milliyetçiliğin artık dar gelen kabuğunu kırmıştır.

Tek parti döneminde, bir edebiyat öğretmeninin yüreklice, doğru gördüklerini, endişeyle izlediklerini dosdoğru bir şekilde Başbakan'a yazması haysiyetli bir davranış, korkusuz bir çıkıştır.

Merhum Atsız Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehlikeleri sade ve yalın bir dille kaleme almış, tehditlerin içyüzünü ustaca anlatmıştır.

Bu gelişmelerden rahatsız olan devrin dalkavukluğunu yapan köhnemiş bazı isimler milliyetçi canlanmayı sindirebilmek için devlet imkanlarını seferber etmiş ve mahkemeleri devreye sokmuştur.

Özellikle 3 Mayıs 1944'de milliyetçi gençlerin haksızlığa tepkileri, zulme eğilmeyen, güce boyun bükmeyen tavırları gıpta edilecek bir tablodur.

Bu tarihteki milli öfkeden çekinen siyasi iktidar, 165 milliyetçiyi tutuklamış, bunlardan 23'ü hakkında vatana ihanet, gizli cemiyet kurma, iktidarı devirme suçlamalarından dolayı dava açılmıştır.

Aralarında Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş, Necdet Sancar, Zeki Sofuoğlu, Hikmet Tanyu, Fethi Tevetoğlu, Reha Oğuz Türkkan, İsmet Rasin Tümtürk, Hasan Ferit Cansever, Hüseyin Namık Orkun'un da bulunduğu milliyetçiliğin yüz akları insanlıkla bağdaşmayan muamelelere maruz kalmıştır.

3 Mayıs'ın kahramanları her türlü eziyet karşısında davalarından ödün vermemişlerdir.

Bir insanın içinde ancak ayakta durabileceği, oturmanın, sağa sola dönmenin imkânsız olduğu, kalanların dizkapaklarından ve dirseklerinden sımsıkı bağlandığı, beşeryüz mumluk üç elektrik lambasının bulunduğu tabutluklarda Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in tohumları yeşermiştir.

Reva görülen işkence ve kötü muamele kutlu hareketimizin temellerini kazmıştır.

Uydurulan Irkçılık ve Turancılık davasında atılan iftiralar, yapılan itibar cellatlığı ters tepmiş, milliyetçiliği durgun yatağı millet denizine doğrudan doğruya çevrilmiştir.

Milliyetçiliğin 1944 şahlanışına; milli birliğin düşmanı dediler, hayalcilik dediler, ütopya dediler, bela dediler, üç beş kendini bilmezin, üç beş tahrikçinin nümayişi diyerek değersizleştirmeye kalkıştılar.

İthal malı anarşi cereyanları diyerek sulandırmaya, memleket havasını bulandıranların fesadı diyerek mahkum etmeyi denediler.

Türkiye Türkçüsü gibi ucube bir kavramı tedavüle soktular, milliyetçiliğin numune isimlerini şuursuzlukla, tezviratçılıkla, ırkçılıkla itham ettiler.

Ne var ki başaramadılar.

Şimdi dönüp geriye baktığımızda kimin haklı, kimin haksız olduğunu tarihin hakemliğinde, milletimizin hâkimliğinde çok açık şekilde görmek mümkündür.

Türk milliyetçiliğinin son 73 yıllık fikri ve siyasi mücadelesinde nereden nereye geldiğini aklı körleşmemiş, zekası paslanmamış herkes itiraf edecektir.

Bu kapsamda 3 Mayıs 1944 ve sonrasındaki olaylar yumağı bizde silinmez izler bırakmış, Milliyetçi-Ülkücü Hareket'in anlam ve heyecan vahası olmuştur.

 

Her zaman söyledik, yine söylüyoruz; ülkümüzün yolu, milletimizin de yoludur.

Milletimiz ise kendisini aşmış, sığ tartışmaları, çıkar mücadelelerini terk ederek milletine yoğunlaşmış, büyük düşünebilen gönül ve dava insanları tarafından hedeflerine ulaştırılacaktır.

Bunu da yapacak Milliyetçi-Ülkücü Hareket'tir.

Bizi "ülkücü" yapan en belirgin yönümüz, şahsi beklentilerimizi milli geleceğimiz ve hedeflerimiz içinde eritebilmiş olmamızda gizlidir.

 

Partimizin kurucusu Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey başta olmak üzere, milli mücadele kahramanlarına, aramızdan ayrılan 3 Mayıs 1944'ün sembol isimlerine, tüm vatan ve dava şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

Ne Mutlu Türküm diyene

 

                                                                                                     BEKİR ÖZSU

                                                                                           MHP Erdemli İlçe Başkanı

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.