KAŞ YAPAYIM...

KAŞ YAPAYIM...

Değerli Dostlar; “kaş yapayım derken göz çıkarmak” deyimini paylaşalım istedim.

Kaş yapayım derken göz çıkarmak; bir şeyi düzelteyim derken daha da berbat etmek. Ya da birine yardım edeyim derken mevcut durumu daha da kötüye götürmektir.

Genellikle biz büyükler yeni yetişen nesillere bazen iyilik yapacağız diye farkında olmadan kötülük yapabiliyoruz. Yani kaş yapayım derken göz çıkarabiliyoruz.

Bir rivayete göre; eskiden düğünlerde, Perşembe günü gelin hanımın yüzü süslenirmiş. Eskiden kalemkâr denilen kadınlar, gelinin yüzüne makyaj yaparlarmış. Gelinin kaşlarına, gözlerine özel kalemlerle şekil verirlermiş. Bu tür işler yapılırken düğün evinde de davetliler saz çalıp oyunlar oynarmış.

Ortalıkta oynamakta olan genç kızlardan birinin her nasılsa ayağı kaymış, bu arada makyaj yapan kadına çarparak yere düşmüş. Kadının elindeki sert uçlu kalem, gelinin gözüne batmış, zavallı kör olmuş.

Dikkatsiz kadın, zavallı gelinin kaşını yapayım derken gözünü çıkarmış.

Bu olaydan sonra gelin hanım gözünden makyajcı kadın da işinden olmuş. Bu kadını kimse çağırıp bir daha ona iş vermemiş. Herkes, “Bu kaş ya­parken göz çıkaran kadını istemeyiz.” demiş.

Mesnevi’de Mevlâna Celaleddin Rumi bu durumu “ayının dostluğu” hikâyesi ile çok güzel açıklamıştır.

Bir ejderha, bir ayıyı yakalamış parçalamaya çalışıyordu. Yiğit bir adam, yolda giderken ayının bağırmalarını duydu. Hemen koştu, her ne kadar ejderha daha güçlü idiyse de o adamın hem gücü hem de hilesi vardı.

 

Ayı, ejderhadan kurtulunca Ashab-ı Kehfin köpeği gibi o adamın peşine takıldı. Adam hasta olup yere baş koyunca da ayı onu bırak­madı, başında beklemeye başladı. Oradan geçen birisi:

- Ey kardeş, dedi, bu ayıyla ne işin var? Adam, ejderha olayını anlattı. Bunun üzerine o şahıs:                        

- Ayıya güvenme, dedi, ahmağın dostluğu düşmanlıktan beterdir.

-  Sen bunu hasedinden söylüyorsun. Ayıya bakma, bana olan sevgisine bak.

-  Ahmakların sevgisi aldatıcı bir sevgidir. Benim bu hasedim onun sevgisinden iyidir. Gel benimle bir ol da o ayıyı uzaklaştır gitsin!                                                                                             

- Git başımdan hasetçi herif, kendi işine bak!                        

- Ben bir ayıdan daha aşağı değilim ya. Başına bir şey gelecek di­ye yüreğim titriyor. Sakın böyle bir ayı ile ormana gitme!

Bu sözler adamın kulağına girmedi:

- Git başımdan, dedi.

- Ben senin düşmanın değilim. Peşimden gelirsen kendine iyilik etmiş olursun.

- Uykum geldi, beni bırak, işine git!

- Benim gibi bir dosta uy da, himayemde uyu. Adam:

- Bu galiba bir katil, diye düşündü, uyuyunca beni öldürecek. Ya da benden bir şey umuyor, bir dilenci.

Adamın yola gelmediğini gören nasihatçi kızarak ve içinden "La havle..." diyerek oradan ayrıldı.

- Ben ona ciddiyetle nasihat ettim, o ise benden daha kötü şüp­helendi, diye düşündü.

Adam da uyuyakaldı. Yüzüne sinek konuyor, ayı da onu kovalı­yordu. Sinek kovulunca kalkıyor, fakat inadına tekrar aynı yere konuyordu. Bu böyle sürüp gitti. Ayı, sineğe kızdı, gitti kenardan ko­ca bir taş getirdi. Sineğin yine adamın yüzüne konmuş olduğunu gö­rünce, o koca taşı sineğe fırlattı. Taş, uyuyan adamın yüzünü param­parça etti.

Ahmağın sevgisi, ayının sevgisidir. Kini sevgisi, sevgisi kinidir. Ahdi gevşek, sözü büyük, vefası zayıftır.